18 Nisan 2013 Perşembe

ayrılık güncesi 14 - bitiş....



En küçük amipten en büyük galaksilere kadar kendimizi sınırlar dahilinde tanımlarız. Sınırlarımız.  Ben benim bu sebeple ben sen değilim. Kendi sınırlarımızın içinde güvendeyizdir. Ama bu sınırlar kararsızlık ve korkuya yakın olabilir. Soğuk sıcak ile çarpışır. Dinamik enerji ortaya çıkar. Sınırları aşar yeni sınırlar keşfederiz. Kalbin sınırlarını , ruhun sınırlarını . Ve yeterince şanslıysak  seyahatlerimizin içsel ve dışsal amacına yönelik ortak kaderimizle alakalı harika dersler çıkarıp evimize döneriz. Sadece görülmeyenleri görmek için değil bu hayalleri sevdiklerimizle paylaşıp anlamalarını sağlamak için. 

12 Mart gecesi öldüm ben mesela... O gece, en yakın arkadaş , psikolog yada anne , ya bırakın onları ak sakallı dede yanımda olsa , beni düzeltemezdi. Oysa allah yine yüzünü gösterdi , zamanında benden en çok nefret eden , belkide en büyük hayal kırıklığına uğrattığım insan , kızımın annesi , eski eşim iyi misin sen dedi ... sanki içine doğmuş gibi. En derindeki  iç kanamayı hissetmiş gibi , veda etmek ister gibi. Değilim... Ben bir baltaya sap olamadım , hayatımda hiç bir şeyi beceremedim ... 1 saat sonra ilk defa evime geldi. iki dost oturduk , dinledi... her şeyi ... ve o insan beni en dipten sözleri ile yücelterek kaldırdı ve evinin yolunu tuttu. 13 Mart sabahı nefes alıyordum. o günden beri otomatik bir şekilde nefes almaya devam ediyorum. Bir yazarın dediği gibi acı çeken yerlerimi öldürmeden acıyla başetmeyi öğrendim , yoksa bu kadar konuşabilir miydim. 
Nefretten daha kötü tek şey "aldırmazlık"tır. Ben bunu yaşıyorum , her seferinde , asansörde karşılaşmalarda, ellerde çiçeklerle ofise girmelerde, ortak arkadaşlara anlatılan , ayakların yerden kesildiğine dair hislerle dolu yeni aşk hikayelerinde. Ama artık fırtınalarım daha kısa sürüyor. Belki acı çeken yerlerim acıya dayanamayıp ölmüşlerdir kim bilir , geriye kalan konuşmalarım ise gevezeliğimden kaynaklıdır. Ama nefes alıyorum artık gülümsüyorum , gülümsetiyorum. Ayrımını yapamadığım tek şey bir maske takıp onunla bütünleştim mi , yoksa ben gerçekten aldığım nefesleri beynime kalbime gönderip kendi ayaklarım üzerinde yeniden dimdik ayaklandım mı?
Şanslıyım ki bu bir seyahatti , belki 4 yıllık yalan bir seyahat bir tek benim inandığım , çok sevdiğim hiç sevilmediğim sadece istendiğim , belki bir rüya idi görmek için zorladığım , ancak şanslıyım ki içsel ve dışsal ortak kaderimizle alakalı harika dersler çıkarıp evime sevdiklerime döndüm. Ve şimdi bu rüyayı , derslerimi sevdiklerimle paylaşıyorum anlamalarını sağlıyorum. 
15 Nisan'da yeni bir yaşama başladım. Vücudumun her organı ile konuşup hepsinin çalışmasını sağladım. hatta şımarttım , sabahları koşuya çıkıyorum artık , her saniyemden daha çok zevk almaya , her cümlemin hakkını vermeye , her duyumu kullanmaya , her saniyeme şükretmeye başladım. 
Ben ki kanserli bir timör olarak nitelendim hayatımı vermeye adadığım insan tarafından , ben ki en değerli hislerim iade edildi ve satıldı bir başkasına , ben ki erkek yerine konmadım , ben ki YALANCILIK ile suçlandım en yalın olduğum insan tarafından ... yani ben ki kurşuna dizildim bir kişilik manga tarafından ... Ben ki çok sevdim be çok. Ben ki ölemedim , yaşıyorum ve dönüşümün tadını çıkarıyorum. 
Hayat sen herşeye kadirsin...Senden nefret ediyor seni çok seviyorum. 
Binlerce aynı hikayeden biriyim... Sadece ifade edenler arasındayım....:)